Sosyal Medya

Makale

Faşist devlet anlayışına ‘Hayır!’ ama anarşiye de...

Önce, ‘mâlumu ilâm’ gibi gözüken bir sözü burada tekrarlamakta fayda var. Evet, bütün dünyada silah kullanmak ve kullandırmak yetkisi ve izni, sadece devlet denilen sosyal üst-yapı kurumlara ait bir durumdur. Devletin dışında ve devletin izin vermediÄŸi silahlı kimseler olursa, bunlar ne kadar etkili olursa, orada devletin o kadar zayıfladığı kabul edilir. Bu bakımdan, devlet güçlerine karşı silah kullananlara, devletin zaafiyet göstermesi, bütün bir toplum bünyesinin felç olmasına, tefessüh etmesine çürümesine ya da korkutulmasına, sindirilmesine müncer olur. Bu bakımdan böyle yapılanmalara müsaade edilemez.. 

Bu gibi durumlarda, halk kesimleri ise yumuÅŸak demirler mesâbesindedirler ve nerede güçlü mıknatıs durumunda olduÄŸunu hissettiren bir güç odağıgörürlerse o tarafa meylederler. Bu bakımdan asla zaafiyet iÅŸareti gösterilmemelidir. Bu vesileyle hatırlatalım, BaÅŸbakan DavutoÄŸlu, DaÄŸlıca’da hayatlarını kaybeden askerlerin cenaze töreninde keÅŸke aÄŸlamasaydı.. Böyle zamanlarda lider veya komutan durumunda olanların aÄŸlamasının verdiÄŸi mesajlar genelde zaafiyete verilir. Bir zaaf iÅŸareti hissettirildiÄŸi anda, birileri de, topluma kendilerinin oldukça güçlü olduÄŸu mesajını vermekte daha bir cür’etkârlaşırlar.

Nitekim Figen YüksekdaÄŸ isimli ve HDP’de eÅŸbaÅŸkan sıfatlı siyasetçi, PKK’nın yurt dışından yayın yapan kanalı Med Nûçe’ye 8 Eylûl akÅŸamı yaptığı açıklamada, ‘SavaÅŸ Batı’ya taşındı. Her yerde saldırı varsa, her yerde direniÅŸ olacak. DireniÅŸ yükselecek, halkımız demokratik ve meÅŸru tavrını ortaya koymalıdır..’  diyordu, saldırıyı kimin yaptığını tersyüz ederek.. Öteki eÅŸbaÅŸkan DemirtaÅŸ da, HDP’nin bazı ÅŸehirlerdeki binalarına yapılan ve elbette asla tasvip edilemeyecek saldırılara deÄŸinirken; ‘Devlet eliyle linç kampanyası yürütülüyor. Tek elden organize edilen bir linç kampanyası var. Bize 400 vekil vermezseniz burnunuzdan getiririz deniyor. Bir darbe ile iktidardan düÅŸmüÅŸ olmalarına raÄŸmen devlete el koymuÅŸ durumdalar..’ gibi saçma-sapan iddialarda bulunabiliyor ve arkasından da kendisiyle çeliÅŸerek, o saldıran kalabalıklara ‘..Arkanızda hükümet filan yok, sizi harcayacaklar,  yazık size. Ama, gideriz 20 yıl yatarız diyorsanız yapın’ diyor ve daha sonra ise kendi taraftarlarına da, ‘ihkak-ı hak’ (hakkını kendi kendilerine almak hakkı) çaÄŸrısı yapıyor, ‘Evinizi, iÅŸ yerinizi yakmaya gelenleri anasından doÄŸduÄŸuna piÅŸman etme hakkınız da var!.’ demeyi de ihmal etmiyordu. Cizre Belediye BaÅŸkanı olan Leylâ Ä°mret isimli hanım da, Ä°ngiliz yayın kuruluÅŸu Vice News’te, ‘Türkiye’de iç savaÅŸ çıkacak!’  diye sunulan programda yaptığı açıklamada ‘..Barış olacaksa Cizre’den baÅŸlayacaktır ve savaÅŸ da olacaksa, o da Cizre’den baÅŸlayacaktır. Türkiye’de bir iç-savaÅŸ yürüttüÄŸümüzü söyleyebiliriz’ diyordu.  

Açıktır ki, DemirtaÅŸ ve arkadaÅŸlarının ‘halkımız’ derken, sadece belli bir etnik kökenden geldiklerine inanılanlar üzerine bir koruyucu kanataçtıkları havasını vermek istediÄŸi anlaşılıyor ve saldırıları yapanları ‘analarından doÄŸduÄŸunu piÅŸma etme haklarının olduÄŸu’ hatırlatmasını bilhassa yapıyordu. Bunu söyleyen kiÅŸi, birilerinin de, aynı mantıkla, ülkenin tamanındaki halk kitlelerine hitaben, ‘kendi canlarına, evlerine, mal ve iÅŸyerlerine ve ülkelerine saldıranları, analarından doÄŸduklarına piÅŸman etmek haklarının olduÄŸunu’ söyleyebileceÄŸini akledemiyor veya öyle bir durumda neler olabileceÄŸini düÅŸünemiyordu.

Böyle tahrikçi ve sosyal bünyeyi zehirleyici lafları edenlere -akıllarından bir zoru yoksa- baÅŸka ülkelerde nasıl karşılık verildiÄŸi bilinir.

Yöre halkı bile bölgeden kaçmaya zorlanıyor 

Bütün bir GüneydoÄŸu’da, bölge halkının, tek yürek halindeymiÅŸ gibi bir görüntü vermesinin, hangi terörize edici yöntemlerle gerçekleÅŸtirildiÄŸi meçhul deÄŸildir. 14-16 yaÅŸlarında, henüz bıyığı terlememiÅŸ çocukların eline uzun namlulu silahlar tutuÅŸturup, toplumun genelinin nasıl sindirildiÄŸi ve insanların, ‘infaz çetelerinin, evleri, iÅŸyerlerini iÅŸaretleyerek kaçırtmaya çalışmaları’ sonucu, bölge halkından, Kürt halkından onbinlercesinin buÅŸerurlardan uzak kalabilmek için, doÄŸup büyüdükleri ÅŸehirlerden kaçmaya zorlandıkları bilinmiyor deÄŸil..

Bu satırlara bakıp da, birileri, katı birer devletçi olduÄŸumuzu sanmamalıdır. Bu satırlar, her nasıl olursa olsun, devleti kutsayan, faÅŸist bir devlet anlayışına sahip olmak mânâsında olmayıp; devletsiz olmanın her bir topluma ne kadar büyük felaketler ve musîbetler getireceÄŸini hatırlatmak içindir. Bu açıdan, en kötü devlet düzeni bile, hiçbir düzenin kalmadığı toplum durumlarına tercih edilir. Zulüm düzenlerine evet, hep karşı çıkmalıyız; ama, en kötü yönetim mekanizmasının bile, hiçbir kuralın kalmadığı, sadece kaba gücün, silahın, servetin hâkim olduÄŸu ve bir sosyal ahırı hatırlatacak cinsten anarÅŸik oluÅŸlara da.. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.